ANA SAYFAÇOCUKPSİKOLOJİBelirsiz durumlar kaygı yaratır mı?

Belirsiz durumlar kaygı yaratır mı?

YAYIN TARİHİ

Evet sorumuz bu; ‘Belirsiz durumlar kaygı yaratır mı, kendimize olan güvenimizi etkiler mi?…’ Son yıllarda sadece ülkemiz özelinde değil dünyada her insanın yaşadığı belirsizlik, psikolojimizi nasıl etkiliyor? Üstesinden gelebilmek için neler yapabiliriz?… Psikolog Leman Özdağtekin konuyla ilgili değerli bilgileri bizlerle paylaştı.

Belirsizlik; net olmayan durum anlamına gelmektedir. Olacakları öngörememek, geleceği tahmin edememek, kaotik durumlarla karşı karşıya kalmak demektir.  İnsanlar gelecekle ilgili planlar yaparak kendilerini garanti altına almak, başka bir değişle kendilerini güvende hissetmek isterler.

Belirsizliği tetikleyen durumlar nelerdir?

Belirsizliği en çok tetikleyen durumlar; doğal afetler, kazalar, terör, ölüm, siyasi ve politik durumlar, ekonomik meseleler, sınavlar, meslek seçimi, eş seçimi, iş değişimi gibi unsurlardır. 

Maslow, “İhtiyaçlar hiyerarşisi” olarak bilinen teorinin sahibidir. İnsanların bireysel problemlerden ziyade psikolojik ihtiyaçlarını incelemiştir.  İnsanların kendini gerçekleştirebilmeleri için bütün bu ihtiyaçlarının belirli ölçülerde karşılanması gerektiği vurgulamıştır. Özellikle en alt basamaktaki ihtiyaçların (fizyolojik ve güvende olma ihtiyaçlarını) karşılanması durumunda bir üst basamağa geçilebileceğini, en üst basamağa ulaşılabildiğini söylemiştir.

Bizim fizyolojik ihtiyaçlarımız: yiyecek, içecek, uyku, barınak, sağlık, cinsellik gibi ihtiyaçlardır.  Bu gereksinimler karşılandığında insanoğlu bir üst basamağa çıkar ve hedefini ona göre belirlemeye başlar. Ancak bu ihtiyaçlar karşılanmadığında vücut işlevini sürdürmekte problem yaşar ve bir üst basamağa çıkmakta zorlanır.

Belirsiz durumlar, insanların özgürlük hissini azaltabilir. İnsanlar güvensiz hissederse gelişim basamaklarının en üstünden en alt basamağa inmeye başlar. Kendini gerçekleştirmesi beklenen insan en temel ihtiyaçlarına döner.

Dolayısıyla, belirsiz durumlar insanlarda; korku, kaygı, endişe, gerginlik, tedirginlik, çaresizlik, kontrolü yitirme, ne yapacağını bilememe gibi duyguları yaşatabilir. Bu nedenle, insan beyni belirsizliği tehdit olarak algılar ve güvenlik ihtiyaçlarını sorgulamasına neden olur.

İnsanlar hangi durumlar karşısında kendilerini güvende hissederler?

John Bowlby psikanalitik temelli bir psikologtur. Çocuklukta ve yetişkinlikte sergilenen yakın ilişki biçimlerini incelemiştir.

Güvenli bağlanma: Bebeklik döneminde fiziksel ve duygusal anlamda annesi ile ya da bakım veren kişi ile güvenli bağlanma kuran bireylerdir. Anne odadan ayrıldığında rahatsız olsalar da annenin geri geleceğini bilirler ve onunla hemen etkileşim kurmaya çalışırlar. Çünkü annenin her daim yanında olduğunu bilirler. 

Güvenli bağ kurmayı öğrenen çocuklar çevrelerine de bu şekilde yaklaşırlar. Onlara güvenebileceklerini öğrenirler. Sağlıklı bir benlik algısı geliştirirler. Erişkin olduklarında yakın ilişkilere değer verirler, bu tür ilişkileri başlatmakta ve sürdürmekte başarılı olurlar.

Güvensiz Bağlanma: Çocukluk döneminde çocuklarının gereksinmelerini ara sıra karşılayan ya da karşılayamayan, patolojik yapıya sahip olup sağlıksız ebeveynlik yapmış annelerin/bakım veren kişilerin yaklaşımı ile oluşan bağlanma stilidir. Bakım ve koruma kimi zaman vardır, kimi zaman yoktur. Çocuk, ihtiyacı olduğunda yanında olduğuna emin olamaz, güvenemez.

Güvensiz bağ kuran çocuklar başkalarına karşı güvenlik duygusu geliştiremez. Zor durumlarda anne ya da bakım veren kişinin yanında bulunamayacağını düşündüğü için ondan bir türlü ayrılamaz, yapışık bir ilişki sergiler. Yetişkinlikte daha beklentili, sıkıntısını abartılı göstererek, ilişkilerde yapışık davranarak, “muhtaç”, kızgın veya agresif olmasına neden olur.

Güvenli bağlanan çocuklar, zorluklar karşısında “ben başa çıkabilirim” inancına sahiptirler. Güvensiz bağlanan çocuklar ise, şüpheci ve çekingen tavırlar sergilerler. Bağlanma teorisine göre çocukluk döneminde güvenli bağlanma geliştiremeyen çocuklar dünyayı tehlikeli, belirsiz tehditlerle dolu bir yer olarak algılamaktadırlar. Güvende olma, anlaşılma ve sakinleşme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktadırlar. Kaygı bozukluğu, öfke ya da depresyon olarak görülür.

Belirsizliği anlamlandırmak…

Dünyanın belirsizliklerle dolu bir yer olması insanlar üzerinde stres yaratabilmektedir; ancak bu stres her insan için aynı değildir. Hatta sosyolojik olarak baktığımızda bazı kültürlerin bu durumu büyük bir tehdit olarak algıladığını, bazılarının ise daha toleranslı yaklaştığını gözlemlemek mümkündür.

Bazı bireyler bu durumlara karşı kolayca çözüm yolları belirleyip yaşama devam edebilmektedir. Bir insanın herhangi bir stres ile baş edebilmesinde ruhsal dayanıklılık “Resilience” hali çok önemlidir.  

Psikolojik sağlamlık; olumlu düşünebilmeyi, zorluklarla baş edebilmeyi, çözüm odaklı olabilmeyi, daha esnek davranabilmeyi, olayları farklı açılardan değerlendirebilmeyi, yaşanan durumlarla mücadele etmeyi içermektedir. Ruhsal dayanıklılığı gelişmiş insanlar belirsizlik durumlarından daha az etkilenir ve sorunları daha kolay aşarlar.

Psikolog Leman Özdağtekin

Belirsizlikle baş edebilmek için neler yapabiliriz?

*Belirsizliğin hayatın bir parçası olduğunu kabullenmek. Netlik aramamak.

*Şu ana odaklanmak. Hayatın büyük bir kısmının belirsizlikten ibaret olduğunu fark etmek.

*Kaygımızın kaynağını bulmak.

*Düşünce hatalarını tespit etmek.

*Korkutucu ve bilinmeyen geleceği düşünmek yerine, dikkatimizi kendimizle, somut gerçeklere yoğunlaştırmak.

*Hedefimize küçük adımlarla ilerlemek: Belirsizlik dönemlerinde belirsiz olanlarla uğraşmak yerine belirlenebilen şeylerle uğraşmak daha yararlıdır. Gelecekle ilgili planlar yaparak onları gerçekleştirmeye çalışmak gibi…

*Kendini geliştirmek, yabancı dil öğrenmek, hobiler edinmek, dernek etkinliklerine katkıda bulunmak ve muhtaç insanların yaşamına dokunacak bir şeyler yapmak.

*Kendinize yatırım yapmak, farkındalığınızı arttırmak. Bedenimize, zihnimize ve ruhumuza yeterince yatırım yapmak.

*Problemi büyütmek ve ona takılı kalmayı bırakmak, arzu ettiğimiz sonuçlara odaklanmak. Bütün bu kargaşadan nasıl en iyi sonucu çıkarabiliriz? Bu durumdan nasıl kazanç sağlayabilir ya da neler öğrenebiliriz? gibi sorular sormak.

spot_imgspot_imgspot_img

SON YAZILAR

Güneşle büyüyen çocuklara

Yazın gelişiyle birlikte parkta geçirilen uzun saatler, deniz kenarı oyunları ve bol güneşli günler...

Öğrenilen bir yolculuk; annelik…

“Mükemmel anne” olma baskısı, birçok kadının anneliğe geçiş sürecini zorlaştırıyor. Oysa annelik, kusursuzluk değil;...

Eyvah, yoksa alerjiniz mi var?

Çocukluğunda alerjik bir bünyeye sahip olan Megan Wagner Lloyd'un gerçek deneyimlerinden ilham alan 'Alerjik', hayattaki değişimlerle...

Anne köftesi…

Cookshop, ilk menüsünde sunulan ve marka yolculuğunda önemli bir yere sahip olan “Anne Köftesini”...

KAÇIRMAYIN

DİĞER YAZILAR...

Öğrenilen bir yolculuk; annelik…

“Mükemmel anne” olma baskısı, birçok kadının anneliğe geçiş sürecini zorlaştırıyor. Oysa annelik, kusursuzluk değil;...

Kriz zamanlarında çocukla iletişim

Toplumsal olaylar her ne kadar ebeveynler arasında konuşulsa da bu kaos şüphesiz ki çocukları...

Acaba geç mi konuşacak?

Uzmanlar diyor ki 5 yaşındaki bir çocuk, gün içinde yaşadıklarını anlatabilmeli… Dil ve konuşma...