ANA SAYFARÖPORTAJKızlarım, iyi ki varlar!

Kızlarım, iyi ki varlar!

YAYIN TARİHİ

‘Kızlarımdan sonra özgüvenim arttı, daha rahat bir insan oldum’ diyen güzel oyuncu Cevahir Turan Yıldız, genç ve iki çocuk annesi olarak geçen hareketli günlerini bizlerle paylaştı.

Fotoğraflar: Studio Sponeck

Çok güzel, sempatik, heyecanlı, genç bir anne Cevahir Turan Yıldız… Biri 2.5, diğeri henüz 1 yaşına gelmemiş sevimli mi sevimli iki hareketli kız çocuk annesi. Çocukların hareketliliğini gördüğünüzde bu tempoda bir de iş hayatında bir anne olarak var olduğuna inanmak zor. Her sabah televizyon programına yetişip öğlen çocuklarını özleyerek eve gelen pozitif ve çalışkan bir insan…

Çocuk bakımında rahat oldukça her şeyin daha güzel ilerlediğini gördüm. İki kızımı da kitaplarda yazdığı gibi yetiştirmiyorum. Canımız o an ne istiyorsa o şekilde yetiştiriyorum. Hem onlar daha mutlu hem de ben.” diyerek kendi kurallarını kendi yazan bilinçli bir anne… Sosyal medyada ciddi bir takipçi kitlesi ve seveni olmasına şaşırmıyorsunuz çünkü evinde ne ise orada da kendisi… Çok doğal. Çocuklarını yetiştirirken başından geçenleri, deneyimlerini başka annelere de faydalı olabilir diye heyecanla paylaşmayı seviyor. Bunun sorumluluğunu hissediyor.

Kızlarına tutkun, eşine aşık, iş hayatında olmayı seven genç ve güzel bir anne ile sohbetimiz var sayfalarımızda… Cevahir Turan Yıldız’a merak ettiklerimizi sorduk o da tüm içtenliği ile cevapladı.

Keyifli okumalar…

İki kızımı da kitaplarda yazdığı gibi yetiştirmiyorum. Canımız o an ne istiyorsa yapıyoruz. Hem onlar daha mutlu hem de ben.

Cevahir Turan Yıldız

Öncelikle Cevahir Turan Yıldız kimdir ve nasıl girdi hayatlarımıza?

Hollanda’dan konservatuar okumak için Türkiye’ye dönüş yaptım. Ekonomiden sonra radikal bir geçişle Müzikal Tiyatro okudum. Sonrasında dizi ve raklam filmlerinin kapısı açıldı. Bir kaç projede yer aldıktan sonra beni takip eden bir kitle oluştu. Hayatıma Arman’ın girmesiyle, evlilik döneminde sosyal medyadaki takipçi kitlem çoğalmaya başladı. Hamile kalınca yaşadığım süreci paylaşmaya başladım. Sonrasında anne influencer olarak anılmaya başladım. Böyle bir hedefim olmadan kendiliğinden gelişen bir süreç oldu.

Cevahir genç bir annesin, üstelik iki dünya tatlısı kız çocuğunun annesisin. Annelik ile ilgili sorulardan önce en başa dönüyorum, ilk çocuğa… Sürpriz bir hamilelik miydi? Yoksa hormonların ‘artık anne olmalıyım’ sinyalleri mi verdi?

Biraz garip bunu söylemesi. İkisi de sürpriz oldu. Tabi ki hormonlarım her daim bana anne olmam sinyallerini veriyordu ama “evet şimdi anne olmalıyım” demedim hiç bir zaman. Belki de o sinyaller hep vardı. Hayvanlarıma da hep bir anne şefkatiyle ve ilgisiyle yaklaştım. Sürpriz haberi alınca şok olduk. Evlendikten 9 ay sonra ilk bebeğimi kucağıma almış oldum. İkinci de sürpriz oldu. Onun için de “Zaten kardeş düşünüyorduk ama bu kadar erken değil, o minik ana rahmine düşmüşse gelmeli” diye düşündük. Aralarında 1,5 yaş var. İyi ki olmuşlar. Biz bütün önlemlere rağmen iki bebek sahibi olduk. Bence bu bizim nasibimizde vardı. Doğru zamanı bizim yerimize onlar karar verdi.

Kızlarım büyürken tek olmazsa olmaz şartım, hiç bir ayrım yapmadan tüm canlılara sevgiyle yaklaşmaları.

Nasıl bir hamilelik geçirdin? Aşermelerin, mide bulantıların oldu mu?

Bir çok anneye göre çok rahat bir hamilelik geçirdim. Bu tarz durumlar genetikmiş. Benim annem de rahat hamilelik geçirmiş. Öncesinde de çok spor yapardım. İkisinde de çok hareketliydim. Kendi temizliğimi kendim yapardım, bolca yürüyüş ve spor yapardım. Mide bulantılarım ise ilk 3 ay oldu. Normal hayatıma devam edemeyecek bir hamilelik geçirmedim. İlk hamileliğimde özellikle çok rahattım. İkincisinde bir an önce miniğim doğsun istiyordum çünkü büyük kızım sürekli kucak istiyor, üzerimde zıplıyordu. Sonuçta o da henüz bir bebekti.

Bu noktada bir de pandemi sürecine değinmek gerek. Anne olma serüveniniz tam da dünya bir kaos içindeyken oldu. Hamilelik zaten hormonların değiştiği bir dönem, kaygı, korku gibi her duyguyu sıçratabilirken, bu psikolojik durumu nasıl kontrol atına alabildin? Zor oldu mu?

Bu tarafını hiç düşünmedim. Bunun bir süreç ve her şeyin geçtiği gibi geçecek bir dönem olduğunu biliyordum. Bu durum psikolojik olarak beni hiç etkilemedi. Aksine belki de fazla rahattım. Ailece hamileyken ve ikinci doğumdan sonra Covid geçirdik. Çok rahat bir şekilde atlattık. Grip olsam daha ağır geçirirdim. Belki de bunu bildiğim için rahattım. Tek zor olan ilk bebeğim doğduktan sonra ailemin yanına Hollanda’ya gitmiştik. Pandemi başlayınca bütün uçuşlar kapanmıştı. 3,5 ay Hollanda’da Arman’dan uzak kalmıştık. Çok özlemiştik birbirimizi. 3,5 ay Arman Aya Bella’nın büyüdüğünü görememişti. En sonunda bir şekilde Türkiye’ye dönmem gerekiyor deyip, Hollanda’dan Bulgaristan’a uçakla, Bulgaristan’dan Kapıkule’ye arabayla, sınırdan da ağabeyim ve kayınpederim 8 aylık bebeğimle beni evime kavuşturdu. Bir bebekle bu yolculuk, bir de pandemi döneminde biraz çılgınlık olmuştu. Ertesi gün ise ani bir kararla direkt uçuşlar açılmıştı. 3,5 ay bekledik uçuşların açılmasını, bir şekilde evimize döndük, bir gün sonrasında ise böyle bir durum oldu. Sonuçta sağ salim evimizdeydik.

Arman çok iyi bakıyor çocuklara. İnanılmaz tertipli ve kuralcı. Benim rahatlığımı eleştiriyor. Ama gün sonunda baktığımda ikimiz de aynı tarz ebeveyniz.

İkinci hamilelik planlı mı oldu? ‘Aya Bella’nın mutlaka bir kardeşi olmalı’ diye mi düşündünüz?

Mutlaka bir kardeşi olsun dedik ama planlı değildi. İyi ki olmuş minik Loya’mız. Bize kalsa sürekli ertelerdik. Ve sonunda hiç bir zaman o kararı veremezdik.

Kız çocuğun olacağını öğrendiğinde neler hissettin? İkincisi de kız olsun istediniz mi?

Kız çocuklarına hep bir zaafım vardı. Erkek çocuk sevmediğimden değil. Garip bir his, tarif edemiyorum. Eskiden sokak fotoğrafları çekerdim. Kendimi hep kız çocuğu çekerken bulurdum. Herkes “kesin oğlunuz olacak” diyordu. Her iki hamileliğimde de. O yüzden hiç kız ismi bile düşünmemiştim. Kız olduğunu duyunca direkt farklı hayallere ve planlara daldım. İkincisi erkek olsun isterdim. Ama onun da kız olduğunu duyunca nedense çok sevindim. Kimseye söylemedim bir süre. Herkes bu sevincimi görünce “kesin erkek” dedi hep. Şöyle diyeyim, şayet iki oğlum olsaydı bir kız çocuğu için yine anne olmak isterdim. Şu an iki kız çocuğum var ve yeter diyorum☺️ Belki ileride bir erkek çocuğunun koruyucu aileliğini yapabiliriz. Şu an bile yapmak isterim ama yetişemeyeceğimizi düşündüğümüz için Arman ile bu fikri geleceğe attık. Niye erkek çocuk peki? Oğlumuz olmadığı için değil, kız çocuklarında evlatlık edinmede bir sürü sıra varken erkek çocukları ailesiz kalıyor.

Doğum nasıl gerçekleşti, normal mi sezaryen mi? Yaşadığın iki deneyimden de yola çıkarak annelere önerin ne olur bu konuda?

İkisi de normal doğum oldu. Aya Bella’yı Hollanda’da dünyaya getirdim, Loya’yı Türkiye’de. İkisi de birbirinden farklı doğumlardı. Aya Bella’da amniyo sıvısı önden geldi, kasılmalar olmayınca suni sancıyla doğum gerçekleşti. Loya’da ise 9 cm açılmaya kadar doğru düzgün bir kasılma hissetmedim. Doktor müdahelesiyle kesesi patlatıldıktan sonra 4.050 kiloluk bir bebek olarak dünyaya geldi. Bu kiloda Türkiye’de sezaryen doğuma yönlendiriliyor. Doktoruma ne olursa olsun öncelikle normal doğum istiyorum dedim. Normal doğumdan korkmadım. Bu da bir süreç ve geçecek diye düşündüm. Ağrı olmuyor diyemem ama o ağrılardan sonra bebeği kucağa alınca yeniden doğuş oluyor. Türkiye’de doğru hekim seçmek önemli. Bir de vücudunuza güvenin derim bütün kadınlara. Hollanda’da zaten öyle kendi seçimimizle sezaryen doğuma alınmıyoruz. Belki orada herkesin rahatlığını gördüğüm için rahattım hep. Burada kadınlar birbirlerine zorlu doğum hikayelerini anlatarak ister istemez korkuya neden oluyorlar. Ben hep şunu düşündüm; “Anneannem 13 kere normal doğum yapmış ve şu an hiç bir şey hatırlamıyor, şimdi tıbbi imkanlar çok daha fazla, korkulacak bir şey yok!”

Anne olduktan sonra hayatında neler değişti? Aya Bella’dan önce, Aya Bella ve Loya’dan önce Cevahir ve sonrasında Cevahir nasıl değişim gösterdi? Daha sakin, daha kuralcı, daha dakik, daha rahat… gibi…

Anne olduktan sonra özgüvenim arttı. Aynı zamanda biraz panik atak oldum. Ani tepkilerim çoğaldı. Çocuk tam düşecek gibi olduğunda çığlık atar oldum. Ya da sağlık konusunda kaygılarım oluştu. Sosyal medyanın etkisiyle hasta olan çocukları gördükçe içimde korku oluşmaya başladı. Bir gün inşallah bizim başımıza gelmez diyorum. Allah kimseyi çocuğuyla sınamasın. Onlar şu an benim hayatımın merkezindeler. Bunun dışında hiç kuralcı, dakik değilim. Aksine daha kuralcıyken bebeklerden sonra bu konuda daha rahat oldum. Aya Bella’da hep kitaplarda yazan gibi çocuk yetiştirmeye çalıştım. Olmadı. Dakik ve kuralcı oldukça daha çok stres oldum. Çünkü uymadı. Çocuk bakımında rahat oldukça her şeyin daha güzel ilerlediğini gördüm. İki kızımı da kitaplarda yazdığı gibi yetiştirmiyorum. Canımız o an ne istiyorsa o şekilde yetiştiriyorum. Hem onlar daha mutlu hem de ben.

Kız çocuklarına hep bir zaafım vardı. Erkek çocuk sevmediğimden değil. Garip bir his, tarif edemiyorum.

Aya Bella 2,5 yaşında ve Loya bir yaşına gelmedi henüz… Nasıl geçiyor günler? Loya özellikle henüz çok küçük, uyku durumu nedir? Gazlı bebekler miydi her ikisi de?

Aya Bella’da çok zorlandım. 4-5 ay gaz sancısı çekti. Çok uyuyan bir bebek değildi. Ne denediysek gaz sancılarına iyi gelmedi. Sürekli ayakta sallayarak evin içinde gezdiriyordum. Onun dışında hep ağlıyordu. Loya ise aksine ilk 4-5 ay hep uyudu. Bazen evde bebek mi var diye şaşırıyorduk. Hiç gaz sancısı çekmedi.

Şu an Aya Bella 2,5 yaşında. Çok zor uykuya dalar. Sanki hayatı kaçıracağını düşünür. Ama uykuya daldı mı top patlasa uyanmaz. Loya ise hemen uykuya dalar, ama kuş uykusu. Küçücük seste uyanır. Şu an ikisi de 21.00-22.00 arası uyuyorlar, sabah 7.00-8.00 arası uyanıyorlar. Uyku eğitimi vermedim. Destekli uyuyorlar. Ben açıkçası bebeklerin desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Anne ve babayı sürekli yanlarında hissetmeliler. Uyutmak tabi ki zaman alıyor ama onlarla vakit geçirmek gibi görüyorum. Zaten büyüdüklerinde ben uyutmak istesem de kaçacaklar. Tadını çıkartıyorum. Ve hala bizimle aynı odadalar. Herkes kendi yatağında geceye başlıyor. Sabah nasıl oluyorsa hepimiz iç içe geçmiş bir yatakta buluyoruz kendimizi. Bunlar güzel şeyler. Kurallara uymuyoruz ama mutluyuz.☺️

Emzirdin mi? Bu noktada annelerin en büyük kabusu sağdan soldan duydukları.  Ve genelde bu durum ilk çocukta olur, tecrübesizlikten. Senin böyle anıların var mı? Bu noktada kaygı yaşayan annelere önerin ne olur?

İkisini de emzirdim. Loya’yı hala emziriyorum. Aya Bella’da bu stresi çok yaşadım. Hep ağlıyordu ve etrafta “bu çocuk aç o yüzden ağlıyor” deniliyordu. Ben de kendimi yetersiz hissediyordum. Kilo alımı normal olsa da bu baskıyla takviyeye başladım. Eve misafir gelmeden önce takviye mamayla önce iyice doyururdum. Onlar geldiğinde emzirirdim. “Sütün doyurmuyor, yetmiyor” gibi sözler duymak istemezdim. Loya’da ise yine sütüm yetmeyecek diye doğumdan önce biberon ve mama her şeyi hazırladım fakat aksine inanılmaz bol sütüm vardı. Aya Bella’ya sağıp verdiğim de oluyordu. İkincide süt kanalları daha açık oluyormuş. Şu an yeni anne olup takviye mama verenlere hemen kendimi örnek veriyorum. “Benim de öyleydi, hatta ben gizli gizli veriyordum, bravo sana açıkça söylüyorsun, kötü bir şey değil ki takviye vermek, iyi ki bu mamalar varmış, ikinci de daha çok süt geliyor, ikinci olsun görürsün..” gibi şeyler söylüyorum. Yalnız olmadığını hissetsin diye..

Çalışan bir annesin… Ki bizim ülkemizde oldukça zor bu. Dengeleri nasıl tutturuyorsun? Bir yardımcın var mı bu konuda?

Sabah çocuklar uyurken evden çıkıyorum, öğlen evde oluyorum. Aslında çok rahat. Eve onları özleyerek gelmek çok güzel bir his. Çalışmaya başladıktan sonra daha verimli olmaya başladım. Daha çok kaliteli vakit geçirir olduk.

Çalışmaya başlamadan yardımcı tuttum. Ben evden çıkmadan geliyor. Bir de kayınvalidem çok yardımcı oluyor. Böyle olmasaydı çalışmam imkansızdı. Ben eve gelince sadece çocuklarla ilgileniyorum ve yemek yapıyorum. Temizliği artık yardımcım yapıyor. Her kadın bu imkanlara sahip olamayabiliyor. O yüzden bu konuda dengeyi tutturma konusunda tavsiye veremem. Uzun saatler çalışıp daha sonra evin bütün işlerini tek başına yapan annelere kolaylıklar diliyorum.

Bu noktada eşin Arman Yıldız’a da değinelim. Instagram’da harika bir aile tablonuz var, çok yakışan, uyumlu bir çiftsiniz. Çocukların bakımında sana yardımcı olmak konusunda aktif midir?

Arman benden iyi bakıyor çocuklara. İnanılmaz tertipli ve kuralcı. Benim rahatlığımı eleştiriyor. Ama günün sonunda baktığımda ikimiz de aynı tarz ebeveyniz. Çok uçlarda yetiştirmiyoruz. Bazen Arman, Aya Bella ile uykuya dalıyor. Aya Bella’yı yatağına almak istediğimde vermiyor. “Kızıma sarılarak uyumak istiyorum” diyor. Karakterlerimiz farklı olsa da hayatta zevk aldığımız her şey aynı. O yüzden iyi anlaşıyoruz. İkimiz de evcimeniz. Dışarıya sırf yürüyüş ve kebap yemek için çıkarız. Son olarak; Arman çocukları beslemede hiç iyi değil ama alt değiştirmede üzerine tanımam.

Kızlarımın ikisi de sürpriz oldu. Hormonlarım her daim bana anne olmam sinyallerini veriyordu ama “evet şimdi anne olmalıyım” demedim hiç bir zaman.

Kız çocuğu babaları günümüzde kendilerini hep farklı ve şanslı görürler. Onda bu durum nasıl? Henüz Aya Bella ve Loya çok küçük ama baba&kız aşkı dediğimiz tablo yaşanıyor mu?

Arman erkek istiyordu ama kızlarımız olduktan sonra bence şu an çocuklarına “kızım veya oğlum” diye bakmıyor. Sadece “çocuğum” olarak bakıyor. Baba ve kızları arasında henüz öyle bir aşk doğmadı. İkisi de anneci. Arman’ın Aya Bella’ya zaafı var. Çünkü iletişim kurmaya başladılar. Loya ise Aya Bella’dan daha çok düşkün babaya. Babayı görünce çok mutlu oluyor. İkisi de konuşmaya başlasın, babayla iletişimleri olsun, o zaman bu soruyu daha net cevaplayabilirim.

Hayatın yoğunluğunda daha sağlıklı bir birey olabilmemiz için bazen şarj etmemiz gerekir kendimizi. Anne olanlar çok iyi bilirler. Kendin için neler yapıyorsun, kaçış durakların var mıdır?

Çalışmak kaçış durağım oldu. İş yerinde hafta sonu tatili gelince herkes “oh tatil geliyor” der. Ben aksine “burası benim için tatil ve farklılık, asıl tempo hafta sonu geliyor” derim. Başka hiç bir kaçış durağım yok. Bazen imkan buldukça uyuyorsam bu çok güzel geliyor.

Günümüz çocukları bizden çok farklı tıpkı bizim de annelerimizden farklı olduğumuz gibi. Sence şimdiki çocukların şanslı ve şanssız olduğu durumlar neler?

Akranlarıyla çok vakit geçirememeleri şanssızlık. Biz komşu çocuklarıyla sokaklarda oynardık. Sokakta bulduklarımızdan oyun kurardık. Yaratıcılığımızı geliştirirdik. Şimdi ki çocukların önüne her şey hazır geliyor. Bence bu şanssızlık. Sokakta anne babasız oynayamıyorlar. Şanslı oldukları konu var mı bilemiyorum. Teknolojinin hayatımıza girmesini şans olarak görmüyorum.

Aya Bella ve Loya büyüyor… Nasıl karakterleri var? İki çocuklu olanlar hep söyler ‘birbirinden o kadar farklılar ki!’ diye… Sen ne düşünüyorsun?

Evet çok farklılar. Aya Bella’nın kendi dünyası var ve herkesin o dünyaya uymasını istiyor. Loya ise başkalarının dünyasını gözlemleyip dahil olmaya çalışıyor. Aya Bella inanılmaz bir özgüvene sahip ve inatçı. Her işini 2,5 yaşında kendisi görür. Loya’ya bile bakar. Acıkınca kendine yumurta kırar yer. Benim yapmama izin vermez. Loya henüz bebek, Loya’da gözlemlediğim şey ise sürekli sosyalleşmek ve etkileşim halinde olma isteği.

Çocuklarla beraber neler yapmaktan keyif alıyorsunuz? Belirli rutinleriniz var mı?

Dışarı çıkıp yürüyüş yapıp kebapçıda yemek yemeyi bütün aile bireyleri seviyor. Loya bile dahil oldu buna. Takip edenler bilir. Kebapçıda Aya Bella elleriyle dalar yemeğe. Loya da bundan haz alır oldu. Şimdi ailece ellerimizle yemeğe dalar olduk. Sonrasında ise yürüyüş.☺️

Dünyamızda çocuk yetiştirmek zor, kız çocuk yetiştirmek ise bizim gibi gelenekçi toplumlarda biraz daha zor. Üstelik sizin iki tane. Toplumda ayakları üzerinde duran, güçlü bir birey, güçlü bir kadın olması yönünde kızlarına ileride nasıl öğütler vermeyi düşünüyorsun?

Bunun üzerine hiç düşünmedim. Belki de kendim Hollanda’da öyle bir ailede büyümediğim için. Hiç öyle bir ayrımla karşılaşmadığım için bunun üzerine ne öğüt verilir bilemedim. Benim tek ve her zaman söylediğim şey; “seçiminiz ne olursa olsun yeter ki arkasında durun ve bu seçimden mutlu olun..” hiç bir konuda baskı yapmayacağım. Mutluluklarını kendileri bulsunlar. Mutlulukları benim, annelerinin değil bir birey olarak onların mutlulukları olsun. Tek olmazsa olmaz şartım, hiç bir ayrım yapmadan tüm canlılara sevgiyle yaklaşmaları.

Sosyal medyan oldukça güçlü, Instagram da ciddi bir takipçi kitlen var. Bu sana ne hissettiriyor?

Bu takipçi kitlesi bana büyük bir sorumluluk duygusu getirdi. Paylaştığım her şeyi düşünerek paylaşıyorum. Kimseye kötü örnek olmak istemem. Ayrıca beni takip edenlerden çok şey öğreniyorum. İyi ki varlar..

Şu an TRT Türk’de ‘Günaydın Hayat’ programını başarıyla sunuyorsun. Seni oyuncu olarak tanıdık. Resim yapmayı ve fotoğraf çekmeyi de çok seviyorsun. Yeni projelerin varsa bahsetmek ister misin?

Sunuculuk da aynı annelik gibi sürpriz bir şekilde gelişti. Çok güzel oldu. İki bebekle yapabileceğim en güzel iş oldu. Bunun dışında çocuklar için eğitici içerikler üretiyorum. Aylo karakterine bürünüp teatral videolar çekiyoruz. Aynı benim çocukluğumdaki programlar gibi hissiyat yaratsın istedim. Ve çocuklar çok sevdi. Sadece çocuklar değil, anneler de çok sevdi. Böyle olumlu dönüşler almak beni çok mutlu ediyor. Anneler ve çocuklara faydalı bir şey yapmak bana inanılmaz haz veriyor. Bu yolda yürümeye devam etmek isterim.

Anneliği birkaç cümle ile anlatır mısın dersem nasıl anlatırsın?

Annelik demek her şey demek. Başka da aklıma bir şey gelmiyor. Fedakarlık, sabır gibi kelimeler çok klişe.

Mayıs ayında ‘Anneler Günü’nü kutluyoruz. Çocuklarınla o gün belli bir rutinin oluyor mu? Çocuklarından önce annenin anneler gününü nasıl kutlardın?

Çocuklardan önce bu günü özel bir kahvaltıyla kutlardık genelde. Çok büyük şeyler yapmazdık. Bu da yetiyor zaten. Annemi sonra alır dışarı gezmeye götürürdük. Aslında farklı bir gün değildi bizim için. Sadece o gün daha özel hissettirmeye çalışırdık. Şimdi bu gelenek devam edecek. Güzel bir kahvaltı, dışarıda yürüyüş ve sonrasında kebapçıda yemek. Hediyeler alan bir aile değildik. Hediyeye önem vermiyorum.

Son olarak Anneler Günü mesajı alabilir miyiz?

Kendi anneme: Başkasının annesi olsaydın çok kıskanırdım. Şu an neysem, kimsem, neye sahipsem hep senin sayende. Sen hiç bir daim başımızdan eksik olma.

Yüreği anaç olan bütün insanların anneler günü kutlu olsun. İyi ki varsınız. Dünyadaki bütün güzellikler sizin eseriniz…

Ve babalar günü mesajı rica edeceğim sizden. Hatta eşinize de buradan babalar günü mesajı iletmek isterseniz yazabilirsiniz.

Kendi babam için: Fedakarlık, sevgi ve sabır deyince aklıma sen gelirsin. Seni bir gün değil her gün çok seviyorum. Bütün arkadaşlarımın özendiği babasın. Benim kendime inandığımdan bana daha çok inanansın. Hem baba hem annesin ama en güzeli de benim en iyi arkadaşımsın.

Arman’a: “Sen gökyüzünde bürünmüşsün mavi renge, bense denizde, buluşalım ufukta bir yerde” maviliklerin buluştuğu noktadayız. Tamamlandığım yersin. Dünyada en çok sevdiğim varlıklar ve sevgi dolu bir baba olduğun için teşekkür ederim.

Tüm babalara: Varlığıyla bize huzur ve güç veren bütün babaların, babalık yapan annelerin, baba gibi yüreği olan herkesin babalar günü kutlu olsun.

spot_img

SON YAZILAR

Çocuklar için el ele

Chery ile UNICEF el ele verdi, Dünya Çocuk Günü’nü Chery kullanıcıları ve çocuklarla birlikte...

Uzaya yolculuk…

NG Hotels, çocuklu misafirlerini çok sevindirecek bir hizmeti başlatacağını duyurdu. NG Sapanca ve NG...

Herhangi bir günden fazlası

Çocuk edebiyatının sevilen yazarlarından Sevim Ak, son romanı 'Herhangi Bir Günden Fazlası'nda doğanın...

Tarz sahibi minikler!

DeFacto, zamansız parçalardan oluşan “Trendy Me” koleksiyonu ile çocukların ebeveynleriyle aynı tarz giyinmelerini sağlamış....

KAÇIRMAYIN

DİĞER YAZILAR...

Miniğiniz ek gıdaya geçiyor

Ebeveynler için en çok soru sordukları dönemlerden biri ek gıdaya geçiş dönemi. Bu konuda...

“Amacımız özel gereksinimi olan her yaştan insana yardımcı olabilmek.”

Özel gereksinime sahip her yaştan insana yardımcı olmak için TSÇV çatısı altında yola çıkan...

Insta Anne; Nurdan Tol

Sosyal medyada çok görebileceğiniz annelerden değil. Kendi gibi, doğal, sempatik, içten… Kamera arkasında nasılsa...