ANA SAYFARÖPORTAJDoğadan ilham, geleceğe miras...

Doğadan ilham, geleceğe miras…

YAYIN TARİHİ

Genç bir anne, anneliğin verdiği ilhamla doğal boyama ve sürdürülebilir tasarım dünyasına adım attı. “Sürdürülebilirlik sadece bir tercih değil, çocuklarımıza bırakabileceğimiz en büyük miras.” diyen Simin Günday, hem işini hem de anneliği dengede tutmanın yollarını, anneliğin yaratıcılığına kattığı gücü ve doğal boyama teknikleriyle doğayı nasıl sanata dönüştürdüğünü bizlerle paylaştı…

Anneliğin getirdiği sorumluluk, yaratıcılık ve ilhamla şekillenen bir iş hikayesi… Be Naturel&Co.’nun kurucusu Simin Günday, şu anda 6 yaşında olan oğlu Kerem’e daha fazla vakit ayırmak ve ona sağlıklı, doğal bir gelecek sunmak amacıyla yola çıkmış bir anne. Doğal boyama ve sürdürülebilir moda felsefesini benimseyen bu genç girişimci, atölyelerinde organik ürünler üretmenin yanı sıra bu geleneksel yöntemleri başkalarına da öğretiyor. Hem işinde hem de anneliğinde karşılaştığı zorlukları ve başarıları paylaşırken, doğa ve sanatı buluşturmanın kendisi ve ailesi için ne kadar dönüştürücü olduğunu anlatıyor.

“Annelik bana sadece kendi işimi kurma cesareti vermedi; aynı zamanda daha iyi bir gelecek için sorumluluk alma bilincimi de güçlendirdi.” diyor sevgili Simin. Onun için sürdürülebilirlik, bir seçimden çok çocuklara bırakılacak en değerli miras. Doğa ise en büyük ilham kaynağı. Çocuğuyla birlikte renklerin dünyasını keşfetmek, yalnızca büyüleyici bir deneyim değil; aynı zamanda daha duyarlı ve umut dolu bir hayatın kapısı…

Sevgili Simin ile iş ve özel hayat dengesini nasıl sağladığını, karşılaştığı zorlukları ve aldığı ilhamları konuştuğumuz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…

Genç bir annesiniz. İş temposu ve bir çocuk nasıl dengede tutuyorsunuz? Zorluklar ve avantajları nelerdir?
Denge kurmak kesinlikle kolay değil ama önceliklerimi iyi belirlemekle başlıyorum. Çocuğumla geçirdiğim vakit, işime olan tutkumla dengede olmalı. Bu yüzden zamanımı verimli kullanmak için planlama yapıyorum ve elimden geldiğince esnek oluyorum.
Zorlukları tabii ki var. Çoğu zaman günün yeterli olmadığını hissediyorum. Özellikle yoğun dönemlerde hem işte hem de evde tam performans göstermek zor olabiliyor. Ayrıca bazen suçluluk duygusuyla başa çıkmak gerekiyor; çünkü çocuğumla daha fazla vakit geçirmek isterken işimden de kopmak istemiyorum.
Avantajlarıysa; annelik, işime başka bir bakış açısı kazandırdı. Daha yaratıcı, sabırlı ve çözüm odaklı oldum. Çocuğum, bana ilham veren en büyük kaynaklardan biri. Ayrıca işimle çocuğumun ilgisini çekebilecek projeler geliştirmek benim için de eğlenceli bir deneyim haline geliyor. Hem işimde hem de annelikte büyümek ve gelişmek, hayatımın en tatmin edici yönlerinden biri.

“Annelik, bana yalnızca bir iş kurma cesareti vermekle kalmadı; aynı zamanda, daha iyi bir gelecek için sorumluluk alma bilincimi de pekiştirdi.”


Zor geldiği anlarda kendinizi motive etmek için neler yapıyorsunuz?
Çocuk ve iş dengesini kurmanın zor olduğu anlarda öncelikle kendime sabırlı olmam gerektiğini hatırlatıyorum. Bazı günler planladığım her şeyi yetiştiremeyebilirim, mükemmel olamayabilirim ve bunu yaşayan tek kişi de ben değilim. Bunu kendime hatırlatmak üzerimdeki baskıyı azaltmama yardımcı oluyor. Bazen ev biraz dağınık kalabilir ya da işim düşündüğüm kadar hızlı ilerlemeyebilir.
Aynı zamanda kendime nefes alma alanı yaratmaya özen gösteriyorum. Çocuğum uyuduğunda veya sabah ondan erken kalkarak kendime zaman yaratıp, bir kitap okuyarak ya da bir yürüyüş yaparak zihnimi toparlıyorum. Bu, enerjimi tazelemem ve geri dönüp işime daha iyi odaklanmam için önemli bir motivasyon kaynağı oluyor.

Hızlı tüketimin başımızı ağrıttığı ve herkesin doğala dönüş telaşında olduğu günlerdeyiz. Sizin de doğallık ve sürdürülebilirlik odağında, ilkeleri belirgin bir işiniz var. Be Naturel&Co. nasıl doğdu ve bu marka çatısı altında neler yapıyorsunuz?
Be Naturel&Co.’nun doğuşu, hem annelikten ilham alarak hem de sürdürülebilir ve sağlıklı bir yaşam arayışından kaynaklandı. 7 yıl önce hamile olduğumu öğrendiğimde, çocuğuma daha fazla vakit ayırabilmek ve aynı zamanda kendi işimi kurmak istedim. Ancak başlangıçta hangi alanda ilerleyeceğime karar vermekte zorlandım. El işlerine ilgim vardı, fakat ne yapacağımı tam olarak bilemiyordum.
Araştırmalarım sırasında, piyasada “organik” olarak sunulan pek çok bebek kıyafetinin aslında kimyasal boyalar içerdiğini fark ettim. Bunun karşısında, kimyasallara alternatif olarak doğal boyaların var olduğunu öğrendim ve bu alanda eğitim aldım. Böylece doğal boyalarla üretilen bebek kıyafetleri yapmaya başladım ve Be Naturel&Co. markasını kurdum.
Ardından kendi atölyemi açtım ve burada bu alanlara ilgisi olan kişilere doğal boyama, ecoprint, doğal mürekkep, buzla boyama, pasla boyama, bitki bohçalama ve mavi baskı gibi geleneksel teknikleri yaymak üzere atölyeler düzenlemeye başladım.
Sosyal medyada Benaturel.co hesabımla bitkilerin renkli dünyasını herkese tanıtmayı hedefliyorum. Hesabımda sadece doğal boyama değil ileri dönüşüm, geri dönüşüm ve sürdürülebilir projeler sunuyorum.
Ayrıca sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyen ya da çalışanlarına bu ilkeleri kazandırmak isteyen kurumsal firmalarla etkinlikler düzenliyorum. Geleneksel yöntemleri genç moda tasarımcılarına tanıtmak amacıyla İstanbul’da Avrupa’nın en büyük moda akademisinde de dersler veriyorum.

“Mükemmel anne olma çabası bana göre değil; anneliğin özü, sevgi ve sabırla, kendimize has yöntemlerle ilerlemekte. Doğada nasıl hiçbir şey tam olarak aynı değilse, anneler de öyle. Hepimizin farklı yolları, yöntemleri ve öncelikleri var.”


Atölyelerinizde doğal boyama, eco print, bitki bohçalama, buzla boyama, pasla boyama, doğal mürekkep boyama, mavi baskı gibi tekniklerle bitkileri kumaş ve kağıtlarla buluşturuyorsunuz. Atölyelerinize katılan kişilerden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz, onlar için neleri değiştirdiğinizi düşünüyorsunuz?
Atölyelerime katılan kişilerden genellikle çok olumlu geri dönüşler alıyorum. Katılımcılar, doğal boyama ve ekoprint gibi tekniklerin sadece bir el becerisi değil, aynı zamanda bir içsel keşif ve yavaşlama süreci olduğunu fark ediyorlar. Doğayla bu kadar iç içe ve organik bir yaratım sürecinde olmak, katılımcılara meditasyon gibi geliyor; stres atıyor, kendilerini daha huzurlu ve dengede hissettiklerini belirtiyorlar. Ayrıca, bitkilerin renklerini ortaya çıkarma süreci çoğu kişi için büyüleyici ve ilham verici bir deneyim oluyor.
Katılımcılar, bu tekniklerin kendilerine yepyeni bir perspektif kazandırdığını da ifade ediyorlar. Doğal boyama süreçlerinde kullanılan malzemelerin büyük kısmı, günlük yaşamda gözden kaçırılabilen bitkiler ve çiçekler oluyor. Bu, insanlarda doğaya karşı daha derin bir farkındalık ve takdir duygusu yaratıyor. Çoğu kişi, bu deneyimin tüketim alışkanlıklarını ve doğaya bakışlarını değiştirdiğini söylüyor; sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm kavramlarına daha fazla önem vermeye başlıyorlar.
Özellikle bitkilerin kumaş ve kâğıtlarla buluştuğu bu süreçte, katılımcılar yaratıcılıklarını özgürce kullanma fırsatı buluyor ve ortaya çıkan ürünlerin tamamen kendilerine ait olduğunu hissetmeleri büyük bir tatmin sağlıyor. Bu deneyim, kişisel bir başarı ve kendine güven duygusu yaratıyor. Kısacası, atölyelerim sadece bir teknik öğretiminden öte, daha sürdürülebilir, yaratıcı ve doğaya daha duyarlı bir yaşam tarzının kapılarını açıyor.



Annelik bu iş fikrinde sizi nasıl etkiledi?
Annelik, bu iş fikrinin doğuşunda en büyük ilham kaynağım oldu. Hamile olduğumu öğrendiğimde, oğluma daha fazla vakit ayırabilmek için kendi işimi kurmaya karar verdim. O dönem, annelikle birlikte bende çok güçlü bir koruma ve güvenlik içgüdüsü gelişti. Çocuğumun sadece sevgi dolu bir ortamda büyümesini değil, aynı zamanda ona sağlıklı ve güvenli ürünler sunmayı da istemeye başladım. Bu nedenle, bebek kıyafetlerinde kullanılan kimyasal boyaların zararlarını araştırdım ve bunun karşısında, doğal boyaların daha sağlıklı bir alternatif sunduğunu öğrendim.
Anneliğin etkisi, sadece iş fikrimi şekillendirmekte değil, aynı zamanda işimin değerlerini de belirlemekte önemli bir rol oynadı. Sürdürülebilirlik, sağlıklı yaşam ve doğaya saygı gibi temel prensipleri benimsememde oğlum büyük bir etken oldu. Her adımı, onun için daha yaşanabilir bir dünya yaratma düşüncesiyle atıyorum. Annelik, bana yalnızca bir iş kurma cesareti vermekle kalmadı; aynı zamanda, daha iyi bir gelecek için sorumluluk alma bilincimi de pekiştirdi.

“Çocuğumla doğanın renklerini keşfetmek, her ikimiz için de büyüleyici bir deneyim.”


Anne olmak yaratıcılığınızı ve tasarım sürecinizi nasıl etkiliyor? Çocuğunuz bu sürece dahil oluyor mu? Konuyla ilgili farkındalığını arttırmak için neler yapıyorsunuz?
Oğlum, yaratım sürecime bazen doğrudan dahil oluyor. Beraber bitki topluyor, kumaşları birlikte renklendiriyoruz. Onun merakı ve enerjisi, bana ilham verirken aynı zamanda işimi daha eğlenceli hale getiriyor.
Yetişkin atölyelerinin yanında çocuk atölyeleri düzenleyerek, geleceği şekillendirecek nesillere bu geleneksel yöntemleri tanıtmaya çalışıyorum. Doğanın sunduğu mucizeleri ve sürdürülebilir yaşamın önemini erken yaşlarda öğrenmeleri için çabalıyorum. Bu çalışmalar, hem annelik hem de işim açısından tatmin edici bir deneyim oluyor.

Anne olarak işinizin günlük rutininizi ve önceliklerinizi nasıl şekillendirdiğini düşünüyorsunuz.
Anne olarak, günlük rutinimi oğlumun ihtiyaçlarına göre şekillendiriyorum. Sabahlar genellikle onun okul hazırlıklarıyla başlıyor ve ardından işime geçiyorum. Çalışma saatlerimi, onun okul saatlerine göre ayarlıyorum ve akşamları mümkün olduğunca onunla vakit geçirmeye özen gösteriyorum.

İşinizle ilgili kararlar alırken annelik rolünüz sizi nasıl yönlendiriyor?
Annelik rolüm en büyük rehberim oluyor. Öncelikle, oğlum için daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek bırakma hedefi, işimin temel değerlerini belirliyor.
Yoğun tempolu dönemlerde dahi, öncelikle onun ihtiyaçlarına ve zamanına uyum sağlamaya çalışıyorum. Annelik, hem işimle ilgili kararlarımı daha duygusal ve anlamlı hale getiriyor hem de sorumluluk duygumu artırarak daha uzun vadeli düşünmemi sağlıyor.

“Sürdürülebilirlik sadece bir tercih değil, gelecek nesillere bırakabileceğimiz en büyük miras.”

Şimdiki çocuklar bizlerden çok farklı, biz de annelerimizden çok farklıydık. Sizce yeni nesil çocukların bize göre şanslı ve şanssız oldukları durumlar nelerdir?
 
Yeni nesil çocuklar, bilgiye ve çeşitli öğrenme kaynaklarına çok daha kolay erişebiliyor, bu da onların bizlere göre daha bilinçli ve hızlı öğrenen bireyler olmalarını sağlıyor. Ancak, bu dijital dünyanın hızına kapılarak doğadan uzak kalmaları, onlar için büyük bir dezavantaj. Bizler çocukken doğada daha çok zaman geçirir, toprakla oynar, ağaçlara tırmanırdık. Şimdiki çocuklar ise genellikle kapalı alanlarda, ekran karşısında vakit geçiriyor ve bu da onları doğanın iyileştirici etkisinden mahrum bırakıyor.
Benim için önemli olan, çocukların doğayla bağ kurabilmesi ve onun mucizelerini erken yaşta deneyimlemesi. Bu nedenle, atölyelerimde çocuklara yönelik özel etkinlikler yaparak, onları doğanın renkleriyle tanıştırmaya çalışıyorum. Doğal boyama, ecoprint ve diğer geleneksel yöntemlerle onların doğaya olan farkındalığını artırmayı hedefliyorum. Doğanın renklerini keşfetmek, dokusunu hissetmek ve onunla yaratıcı süreçlere dahil olmak, hem onların ruhsal gelişimi için hem de çevre bilinci kazanmaları açısından oldukça değerli. Bu yüzden, yeni nesil çocukların doğayla yeniden bağ kurmalarını sağlayacak her türlü fırsatın yaratılması gerektiğine inanıyorum.



Oğlunuzla çok seyahat eder misiniz? Nerelere gitmekten, neler yapmaktan keyif alıyorsunuz birlikte?
Oğlumla sık sık seyahat ediyoruz ve özellikle doğayla iç içe yerleri tercih ediyoruz. Orman yürüyüşleri, sahilde vakit geçirmek en keyif aldığımız aktiviteler arasında. Aynı zamanda, ormanlarda veya açık alanlarda düzenlenen etkinliklere götürmeye de özen gösteriyorum.
Beraber bitki toplamak, doğayı keşfetmek ve küçük projeler yapmak bizim için hem eğitici hem de eğlenceli bir deneyim oluyor. Bu seyahatler, doğayla bağ kurmanın önemini yaşayarak öğrenmemizi sağlıyor ve aynı zamanda birbirimizle olan bağımızı da güçlendiriyor.

Anne olduğunuzda annelik konusunda sizi en çok şaşırtan şey neydi?
Beni en çok şaşırtan şey, sevginin ve sabrın sınırlarının ne kadar geniş olabileceğini keşfetmek oldu. Anne olmadan önce, bir çocuğa duyulan sevginin bu kadar derin ve koşulsuz olabileceğini hayal edemezdim. Oğlumun her yeni hareketi, gülüşü ya da keşfi, benim için tarif edilemez bir mutluluk ve hayranlık kaynağı oldu.
Bir diğer şaşırtıcı şey de, anneliğin bana kattığı yaratıcılık ve esneklik oldu. Önceliklerin ve zamanın yeniden şekillenmesi, beni daha çözüm odaklı ve yaratıcı düşünmeye yönlendirdi. Anneliğin bu kadar öğretici ve aynı zamanda sürekli bir değişim süreci olduğunu görmek beni gerçekten etkiledi.

Sosyal medyanın yükselişi annelik ve annelerin algılarının değiştiğini düşünüyor musunuz?
Herkesin annelik tarzı ve ölçüleri farklı, bu yüzden sosyal medyada sürekli olarak “şunu şöyle yapın, bunu böyle yapın” gibi yönlendirmeleri doğru bulmuyorum. Mükemmel anne olma çabası bana göre değil; anneliğin özü, sevgi ve sabırla, kendimize has yöntemlerle ilerlemekte. Doğada nasıl hiçbir şey tam olarak aynı değilse, anneler de öyle. Hepimizin farklı yolları, yöntemleri ve öncelikleri var.
Mükemmel olmaya çalışmak yerine, kendi gerçekliğimizi ve çocuklarımızla olan benzersiz ilişkimizi kabul etmek çok daha sağlıklı. Mükemmeliyet çabası sadece gereksiz bir baskı yaratır ve uzun vadede ruh sağlığını olumsuz etkiler. Bence, anneliği doğallığıyla ve kendi ritmimizle kabul etmek en doğru yol.

“Doğa, benim en büyük ilham kaynağım.”

Markanızla ilgili hayal ettiğiniz başka hedefler var mı? Varsa bizimle paylaşmak ister misiniz?
Tabii ki markamın daha tanınır hale gelmesi en büyük hedefim. Geleneksel sanatları yeni nesillere tanıtmak da en önemli amaçlarımdan biri.
Şu anda, kadınları bir araya getirecek yeni bir proje üzerinde çalışıyorum. Bu projede, günümüz en büyük problemlerinden biri stres ve kaygılarından uzaklaşabilecekleri birkaç saat sunmayı hedefliyorum. Sanatsal yöntemlerle, kadınların hayata bakış açılarını güçlendirmeyi ve kendilerini daha güçlü ve yaratıcı hissetmelerini sağlamayı amaçlıyorum.

Son olarak, sürdürülebilirlik ilkelerini hayatına katmak isteyen, çocuklarının doğayla olan bağlarını güçlendirmek isteyen annelere tavsiyeniz ne olur?
Sürdürülebilirliği hayatlarına katmak isteyen annelere ilk tavsiyem, küçük adımlarla başlamaları ve sürecin doğal bir şekilde ilerlemesine izin vermeleri olur. Örneğin, çocuklarınızla birlikte bitki yetiştirmek, doğada daha fazla vakit geçirmek ya da evde geri dönüşüm projeleri yapmak hem eğlenceli hem de öğretici olabilir. Çocuklar, doğayı dokunarak ve keşfederek öğrenirler, bu yüzden onlara bu tür deneyimler sunmak çok değerli. Ayrıca, birlikte yapacağınız küçük doğa yürüyüşleri ya da doğal boyama projeleri, onların doğayla bağlarını güçlendirecek ve sürdürülebilir yaşam bilincini geliştirecektir.

Deneyin;

Eğlenceli bir deney olarak, çocuklarınızla basit bir doğal boyama denemesi yapabilirsiniz. Bir kağıt, iki bardak, karbonat, sirke ve zerdeçal hazırlayın. İlk olarak, bir bardağa karbonat, diğerine ise sirke ve su ekleyin. Fırçayla, karbonatlı su ve sirkeli suyu kullanarak resim kağıdına şekiller çizin. Kağıdın kurumasını bekledikten sonra, zerdeçallı suya batırdığınız fırçayla tüm kağıdı boyayın. Ortaya çıkan desenler hem sizi hem de çocuğunuzu şaşırtacak! Bu basit deney, doğal boyamanın temelini öğretirken kimyasal tepkimeleri de eğlenceli bir şekilde keşfetmenizi sağlar.|

spot_img

SON YAZILAR

‘Bu, kızların eseri’

The LEGO Group’un “She Built That” (Bu, Kızların Eseri) girişimi, Türkiye’de iki güçlü kadın...

Sosyal medya ve çocuklar…

Son yıllarda üzerinde en çok konuşulan konulardan birisi; sosyal medyanın çocuklar üzerindeki etkisi. Olumlu...

Çocuk filmi kuşağı başlıyor!

62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, bu sene sabah saat 10.30’daki özel kuşakla çocukları beyaz perdeyle...

Patili dostlar…

PRO PLAN ve milli tenisçi Çağla Büyükakçay’ı bir araya getiren markanın son kampanyası “Profesyonel...

KAÇIRMAYIN

DİĞER YAZILAR...

Vicdan, doğayı korumak için en güçlü alarmımız…

Oyuncu, ressam ve yazar Ece Özdikici, çocuklara geri dönüşüm ve çevre bilincini anlattığı kitabı...

Çocuk gelişiminde oyunun gücü

İstanbul Bilgi Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Aynur Aydoğan ile oyun temelli öğrenmenin çocukların yaratıcılığı,...

Kriz zamanlarında çocukla iletişim

Toplumsal olaylar her ne kadar ebeveynler arasında konuşulsa da bu kaos şüphesiz ki çocukları...